Dar, taş döşeli sokaklarda aheste aheste yürüyordu. Ay, eski binaların arasından sadece onun üzerine düşüyormuş gibiydi. Sahnedeki bir sanatçıymış gibi hissediyordu kendini. Bütün gözlerin üzerinde olması. Hafifçe eğim kazanan yolu takip ederek eski şatosuna doğru yürümeye başladı. Pelerinini kafasına çekerek yüzüne gölge düşmesini sağladı. Bütün evlerin camları sıkı sıkı kapatılmıştı. Şatoda yaşayan şeylerden korkuyorlardı. Özellikle geceleri. Bugünlük karnını doyurmuştu. Tatları pek güzel olmasada barda oturan 2 alkoliğin kanını içmişti. Ağzının kenarında kalan kurumaya yüz tutmuş birkaç damla kanı silip yavaşça şatonun kapısına geldi. İçeriden bağırışmalar geliyordu. " Ahhh!!.. Bir günde sizi bıraktığım gibi bulmak istiyorum! " Seslerini bastırarak şatonun demir kapısını ardına kadar açarak. Hepsi kendini beğenmiş küçük vampirlerdi. Nedense her konuda kendilerini haklı görürlerdi. Herkes gibi. Yine ne olmuştu. " Susun! " diye bağırdı tartışmaya devam eden çocuklarını susturmak için. " Şimdi sırayla ne olduğunu anlatın! " Yine birbirlerinin lafına atlayıp ortalığı bulandırıyorlardı. Pelerinini çıkartıp Michael' ın yanına fırlattı. Birbirleriyle tartışırken dişlerini gösterip onlara doğru yürümeye başladı. " Siz! Susacak mısınız?! " üçü birden gidip koltuğa oturmuştu. Arkasını onlara dönüp Michael' ın yanına gitti. " Bunlar neden tartışıyorlar?! " Michael omuz silkip oturduğu yerden kalktı ve merdivenlerden hızlıca çıkıp odasına gitti. Saçlarını eliyle düzeltip kızlara döndü. Üçüde birbirlerine az sonra saçını başını yolacağım gibi bakıyorlardı. Hwesta daha insancıl olandı. Uzlaşmaya en yakın olan da O gibi görünüyordu. Yanına gidip koltuğa oturdu. [colo=darkred]" Ne olduğunu anlatır mısın? Hiçbiriniz anlatmıyacaksa gidip biraz dinlenmem gerekiyor. Tartışmanızı dinlemek istemiyorum artık. "[/color] Suskunluk hiç bu kadar canını sıkmamıştı. Her dediğini dinlemişler gibi şimdi o susun dedi diye konuşmuyorlardı. " Arlene kendini patron zannediyor. Sadece dışarı çıkmak istemiştik. " Bu kadar basit bir konuda birbirlerini yemeleri ne kadar acı vericiydi. " Ama... " demişti ki Arlene Agarwaen sözünü kesti. Öyle de yapması gerekmişti. Yoksa Arlene birkaç kelime daha ederse şatoda kızım diyebileceği kimse kalmayacaktı. [colo=darkred]" Hwesta, Arlene sizin iyiliğiniz için yapıyor bunları. Ve ben evde yokken lütfen O' nu dinleyin. "[/color] anlaşma sağlanmış gibi görünüyordu. Agarwaen' in ikna edici bir yeteneği vardı. Daha sonra koltuktan kalkıp bütün kızlarının alnından öpüp şatonun en tepesindeki kuleye çıktı. Köyün tamamı ayaklarının altındaydı. Eski sandalyeyi kenara çekti ve oturdu.
Birkaç sessiz dakikadan sonra kapının önünde ayak sesleri duydu. Hiçbir tepki vermeden bekliyordu. Bu Michael'dı. Kapının önünde heyecanlı, ümitsiz ve bilinçsiz bir şekilde bir ileri bir geri yürüyordu. Daha sonra aniden sustu. Kapı üç kez çalındı. " Gir! " dedi Agarwaen sakin bir şekilde. Michael ürkek bir şekilde kapıyı açtı ve içeri bir hayalet gibi süzüldü. Agarwaen tek kaşını kaldırıp konuşmasını bekledi. " Gitmeliyim. Artık kendi başıma yaşamak istiyorum. Gidebilirim değil mi? " Michael Agarwaen' in ilk vampire dönüştürdüğü çocuğuydu. Ama Agarwaen çocuklarının kararlarına her zaman saygı duymuştu. Gitmek istiyorsa gidebilirdi. Ama o kapıdan çıktıktan sonra bu aileden biri olamazdı. Geri dönüşü sadece Agarwaen isterse olurdu. Geri kalan diğerlerinin ne istediği önemli değildi. " Tabii ki her istediğinizi yapabilirsiniz. Ama biliyorsun kapıdan çıktığın anda geri dönüşün olmayacak. Kendi başına yaşamını sürdürmek zorunda kalacaksın. Ve küçük bir zorlukla karşılaştığında benden ve kardeşlerinden yardım dilemeyeceksin. Ayriyetten sana bir öneri İtalya' ya gidebilir, Volturiler' e katılabilirsin. " Defol git dercesine elini savurdu ve Michael geri geri kapıdan çıktı. Aşağı inerken ki acelesini duyabiliyordu. Gerçekten onlardan ayrılmak istiyormuş gibi görünüyordu. Biraz daha kulede vakit geçirdikten sonra aşağı indi ve kızlara " Michael' a toparlanması için yardım edin! Nasıl olsa bizden hemen ayrılmak ister. " Kızlar hemen kalkıp Michael' ın ikinci kattaki odasına gittiler. Agarwaen birkaç dakika bekledi ve Michael kızların önünde merdivenlerden indi. Kapıyı açtı ve önünde bekledi. " Oğlum seyahatinde dikkatli ol ve kendine bir aile bul. " Michael Agarwaen kapının önünden çekildiğinde koşarak karınlıkta kayboldu. Agarwaen gülümseyerek kızlara döndü " Gitmek isteyen varsa benden çekinmesine gerek yok. Nasıl olsa kararlarınıza saygı duyarım. " diyerek ortada ki koltuğa oturdu. Evin sessizliği her zaman ki gibi sinirini bozmaya yetiyordu.