Twilight RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Twilight RPG

Twilight Rp Siteniz
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Vampir Alımı

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Ryan Sinedd
Güç: 60
Ryan Sinedd


Mesaj Sayısı : 103
Kayıt tarihi : 23/06/09

Vampir Alımı Empty
MesajKonu: Vampir Alımı   Vampir Alımı I_icon_minitimePtsi Haz. 29, 2009 2:20 am

Vampir

Örnek Rp:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://twilightrp.twilight-mania.com
Aimée Dêmon Messier
Güç: 40
Aimée Dêmon Messier


Mesaj Sayısı : 68
Kayıt tarihi : 30/06/09

Vampir Alımı Empty
MesajKonu: Geri: Vampir Alımı   Vampir Alımı I_icon_minitimeSalı Haz. 30, 2009 1:28 am

Vampire

Avril susamıştı. Yine avlanmak için Haydenin yanından ayrılmak zorundaydı. Hem bu sayede düşünmek için kendine zaman ayırmış ta oluyordu. Çünkü onunlayken düşünemiyordu. O koca yalnızlığından sonra birden Hayden ile tanışması ve birbirlerine aşık olmaları. Aslında Avril korkuyordu. Kurt adamları Hayden den çok daha iyi tanıyordu.
Ya bütün o yaşadıklarımızı unutup ta bir gece gelip beni öldürmeye çalışırsa? Savaşırsa o kazanır. Çünkü ben ona birşey yapmam. Yapamam. Ya o beni seviyorsa ama başka birine mühürlenip beni sevmediğini söylerse?Onsuz yaşayamam. O karanlık dünyama girdiğinden beri artık onsuz olamayacağımı anladım. O benim güneşim. Benim bu karanlık dünyamı aydınlatan tek yıldız. Onu da kaybedersem asla yaşayamam.Güneşimi kaybedemem. diye sesli sesli düşünmeye başladı.
Onsuzluğu aklına bile getirmek istemiyordu. Ama bu kurtadamlar ne kadar yaşlansalar da büyümüyorlardı. Hatta genç yaşta ne kadar irileşseler de halen çocuk kalıyorlardı. Başkalarını unutup kendi isteklerini düşünüyorlardı sürekli. Ama Avril hayatında sadece avları konusunda bencil oldu. O da kendi susuzluğunu gidermek için başkalarının canını almaktı. Dağcılar fırtınadan kaçmadan Avril yakalamalıydı onları. Ve bir koku aldı. 3 dağcı. Evet bulmuştu onları Avril. Yavaşladı. Ve artık yürüyordu. İlerledi Biri onu farkedince diğerinin karnını dürtükleyip Avril ı gösterdi. Bu gösteren adam çok zayıftı. Kas denen bişey yoktu. Avril kolay lokma diye düşündü. Ama gösterildiği adam bayağı iriydi.
Bunları düşünürken avlanması gerektiğini hatırladı. Boğazı da kavruluyordu. Koşmaya başladı. Esen rüzgarın şiddetine bakılırsa fırtına yaklaşıyor olmalıydı. Daha da hızlandı.
Ve 3 dağcıyı farketti. Yavaşlayarak onlara doğru ilerledi. Ve onları gördü. Biri minyon tipli diğeri iri yarı ve 3. sünü göremiyordu. Ama en kısa zamanda onu da öldürecekti.
Gülümseyerek onlara doğru ilerledi. Adamlar Avril i görünce şaşırdılar.
Bayan fırtına yaklaşıyor buralarda dolaşmamalısınız.dedi iri yarı olan adam. Sonra şüpheyle Avril'e bakmaya başladılar.
Avril aldırmadan hızla o iki adamın boyunlarını kırdı. Tam eğilip kanlarını içecekken arkasından birisinin ona birşeyle vurduğunu farketti. Aslında acı hissetmemişti. Ama Avril çok sinirlenmişti. Avı sırasında ona müdahale edilmesinden hiç hoşlanmıyordu. Sinirle dönüp ona vuran kişiye baktı. Bu 18-19 yaşlarında ve karizmatik birisiydi. Gözleri masmaviydi. Hüzünle Avril'e bakıyordu. Sanki ağlıyordu.
Beni öldürmene izin vermeyeceğim seni pis lanetli yaratık dedi ve birden elindeki tahta sopayla Avril e vurmaya başladı. Avril acı hissetmişti. Ama o vurduğu için değil bu sözleri...
Haklıydı. Avril lanetli bir yaratıktı. Avril daha önce hiçbir avına böyle uzun süre bakmamıştı. Bu ilk oluyordu. Ve ilk kez bir avı tarafından kırılıyordu. Adam sopanın işe yaramadığını görünce yanındaki ağacın dibine çökmüş ağlamaya başamıştı. Hem de hüngür hüngür. Avril ilk kez bir erkeğin ağladığına şahit olmuştu.
Lütfen canımı yakma diye yalvarıyordu adam Avril a. Avril şok olmuştu. Utandı. Yaptığı herşeyden. Adamın başına gitti sessizce. Ağlamasını duydu. Kendi de ağlamak istedi.Ama bunu yapamazdı. O bir katildi. Soğuk kanlı bir katil.
Adamın yanına çömeldi. Adam dizlerini elleriyle bağlamış kafasını da bacağına koymuştu. Yere bakıyordu. Öyle ağlıyordu. Avril adamın ensesine koydu elini. Adam soğuk terler atıyordu. Avril 'in soğuk eliyle ürperdi. Ve adam derin bir nefes alıp gözlerini sımsıkı kapattı.Ve sessizce birşeylermırıldandı.
Je vous aime pour toujours pour toujours sarah.Même si je meurs
(Seni sonsuza kadar seveceğim Sarah. Ölsem bile)
Avril önce anlayamadı. Ve elinin küçük bir hareketiyle adamın boynunu kırdı. Cesetleri toplayıp yaktı. Yanan ateşi izlerken adamın dediklerini aklından geçirdi. Ne demek istediğini anlayınca dayanamayıp dizleri üstüne çöktü. Ne yapmıştı o? Nasıl böyle bir hata yapabilirdi? Belki de hayatının aşkını öldürmüştü kızın. Sarah'ın. Birbirlerini gerçekten de çok seviyorlardı demek ki. Ne şeytancaydı Avril in yaptığı. Onu öldürmesine gerek yoktu. Ama öldürmüştü. Ve bahane bile bulamıyordu kendine. Ateş bitmişti. Sadece duman kalmıştı. Avril kalan ceset parçalarına baktı. Sadece kemikler kalmıştı. Avril birden kötüleşti. İnsan olsa ağlama krizlerine girerdi. Ama o bir insan değildi. Adam haklıydı. O lanetli bir yaratıktı. Ruhsuz bir bedendi o. Aslında hayatında yaşadığı veya yaşayacağı bütün kötülükleri hakediyordu.
Hayden onu terketse bile artık önemi yoktu. Çünkü haklı olurdu onu terkederse. Onun gibi ruhsuz bir caniyi kim severdi ki yada böyle birinin sevgisini bile kim isterdi?
Avril bunu düşününce daha da kötüleşti. Ölmeyi istedi. Mutluluğu haketmiyordu. Artık Hayden e dönemezdi. Bunu yapamazdı. Yaptığı bu hatanın üstüne gidip aşkıyla mutlu olamazdı. Bu haksızlık olurdu. Kimbilir kız aşkını nasıl da özlemle bekliyordur şimdi diye düşündü Avril. Ve ilerlemeye başladı. Hayattan uzağa. Aşktan ve mutluluktan. Herşeyden uzağa gitmeliydi. Ve ormanın derinliklerine daldı. Artık kendini tanıyamıyordu Avril. Ölmesi gerekiyordu. Etrafındakiler için. Başta düşünmekten bile korkyuğu fikirler şimdi çok çekici geliyordu. Belki de ben öldükten sonra Hayden birisine mühürlenir ve beni unutur?!diye düşündü. Bu düşünce ne kadar canını acıtsa da doğru olan buydu. Sonuçta o bir vamirdi. Hayden ise bir kurtadam. Vampirlik bir lanetti. Ancak kurtadamlık Tanrının hediyesi. Bunu düşününce Avril doğru karar verdiğini anladı. Kendisi lanetli olabilrdi. Belki de ruhu sonsuza dek cehennemde kalacaktı. Ancak hayatının aşkının ruhunun cehenneme gitmesine izin veremezdi. Onun yüzünden başkalarının da incinmesini istemiyordu. Ve hava yavaş yavaş karardı. Sabah olunca bu şehirden ayrılacaktı. Aslında şimdi de ayrılabilirdi. Ama birkaç eşyasını alması gerekiyordu. Ve son bir kez biricik aşkını görüp ona veda etmek istiyordu.
Yere uzanıp gökyüzünü izlemeye başladı. Ve birden bir yıldız kaydı. Avril gözlerini kapatıp içinden dileğini diledi.
Haydenin hayatı boyunca mutlu olmasını diliyorum dedi. Ve gözlerini açtı. Saate baktı. Bu saatte yemek yiyordu büyük ihtimalle.Avril in gecikmesine aldırmıyacaktı. Çünkü çoğu ava gününde eve geç geliyordu.
Avril uzun bir süre gök yüzüne baktı. Hayatının en büyük hatasını yapmıştı. Bunları düşünüyordu. Sonra daha fazla onu öldürdüğü bu şehirde kalamayacağını anladı. Ve koşarak evegitti. Saat 3.15 ti. Hayden uyuyordu. Sessizce içeri girip eşyalarını topladı. Yatağın karşısındaki masaya geçti. Eline bir kalem bir de kağıt aldı ve yazmaya başladı.





Sevgili Hayden. Bilmelisin ki seni hep sevdim. Ve seveceğim. Ancak bu gün ben çok büyük bir hata yaptım. Ve bu hatamla gerçekte ne olduğumu anladım. Ben soğuk kanlı bir canavarım. Aşık iki sevgiliden birisi artık benim yüzümden yok. Ben bir katilim. Üzgünüm uzun süre benim gibi birini sevmek zorunda kaldın. Ama artık ben yokum. Bu yüzden artık özgür ol. Dediğim gibi seni her zaman sevdim ve seveceğim. Umarım hayatın boyunca mutlu olursun. Merak etme ben güvende olacağım. En azından insanlar artık benim tarafımdan öldürülmeyecek.


Seni seviyorum...



Avril



Artık Avril in eli titriyordu. Dayanamıyordu bu acıya. Ama en kısa zamanda dinecekti bu acı. Mektubu katlayıp üzerine HAYDEN yazdı. Ve masanın üstüne bıraktı.Yatağın yanına gitti. Haydeni alnından öptü. Ve sessizce eşyalarıyla odadan çıktı.
Aslında bu eşyalara ihtiyacı yoktu. Çünkü ölüme gidecekti. Onu bekleyen sona.Sadece Haydenin görüp hatırlamaması için kendiyle ilgili herşeyi almıştı Avril. Arabasına atladı ve sürmeye başladı. Tam şehir çıkışında bir polis aracı onu durdurdu.
Bayan şehrin çıkışları kapatıldı. Sanırım ormanda cinayet işlenmiş. Bu yüzden şehir dışına çıkmak yasakdedi. Avril tamam anlamında başını sallayıp eri döndü. Demek ki anlaşılmıştı ölüler. O genç adam...
Avril şehre yakın bir yerde eski bir ev buldu. O eve girdi. Şimdi bu şehirden ayrılamazdı.
Ama saklanabilirdi. Saklanacaktı da. Sabah olana kadar bekledi. Sabah olunca Haydenin bulunduğu evin yakınlarında bir yerde olduğunu farketti. Ve arabasına binip hızla oradan ayrıldı. Derken trafiğe takıldı. Bu tıkanıklığın sebebine bakmak için camdan dışarıya uzandı. Bir cenaze arabası ters yöne girmişti ve çıkmaya çalışırken yolu tıkamıştı. Avril merak etti. Acaba...?diye düşündü. Bu o adamın cenazesinin olabilirmiydi?
Trafik açılınca cenaze arabasının peşine takıldı Avril . Araba en sonunda bir mezarlıkta durdu. İnsanların feryatları çığlıkları ağlama sesleri. Ve arabadan tabutunu indirdiler. İnsanlar birbirlerine sarılıp ağlıyorlardı. Derken Avril herkesten ayrı bir köşede oturmuş gökyüzüne bakıp kucağında kocaman bir resim tutan kızı ördü. Resimdeki adamı tanıdı. Demek ki bu kız da Sarah idi. Avril kendinden o anda hiç etmediği kadar çok nefret etti. Ama zaten yakında kendisi de burada olmayacaktı. Nefretin de gideceği cehenneme yayarı yoktu. Yanına yaklaşıp
Merhaba başınız sağolsun. Siz Sarah mısınız?diye sordu Avril
Kız şaşırmıştı
Teşekkürler.Adımı nereden biliyorsunuz?diye sordu. Avril birşey demedi. Zaten fazla söze de gerek yoktu. Ama insan olsaydı.Şu anda hüngür hüngür ağlıyor olurdu...
Onların hikayesi de tam bir Romeo Juliet hikayesi olmuştu. Ama Avril umuyordu ki bu Juliet Romeosunu peşinden gitmezdi. Çünkü böylece iki masum insanın ölümüne sebep olacaktı. Bir büyük aşk onun yüzünden solmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ryan Sinedd
Güç: 60
Ryan Sinedd


Mesaj Sayısı : 103
Kayıt tarihi : 23/06/09

Vampir Alımı Empty
MesajKonu: Geri: Vampir Alımı   Vampir Alımı I_icon_minitimeSalı Haz. 30, 2009 1:38 am

Tamam onaylandı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://twilightrp.twilight-mania.com
Nameless




Mesaj Sayısı : 121
Kayıt tarihi : 01/07/09

Vampir Alımı Empty
MesajKonu: Geri: Vampir Alımı   Vampir Alımı I_icon_minitimeÇarş. Tem. 01, 2009 1:41 am

Vampir

Bridgette karanlığın içersinde kararlı adımlarla ilerliyordu.Gözlerini karşısında durup ona bakan adama dikmişti.O gözler pek çok şey anlatıyordu.Sıradan birisi için korkutucu olabilirdi ama bakmasını bilen o gözlerde nefreti,hüznü ve kini bulabilirdi.Dolunayın sakin ışığı Bridgette'ın gergin bedenine vuruyordu.Teni geceyi aydınlatırcasına kusursuz bir gümüşilikle parlıyordu.Basit hatları yoktu Bridgette'ın.Kadınsıda sayılmazdı.Altın nehirleri andıran saçları omuzlarında ince beline inip kalçalarını sarıyordu.Yüz hatları aşırı sertti.Çıkık elmacık kemikleri,çekik büyük gözleri vardı.Dolgun dudakları karşısındaki adamı tehtit edercesine gülümsüyordu.Küçük kalkık burnun üstünden bakmaya devam ediyordu.Adama yeterince yaklaştığını düşününce durdu.Normal bir kadının bacaklarının taşıyamayacağı kadar ağır iki kılıcını çapraz bir şekilde çekip bacaklarına paralel bir şekilde tuttu.Başını yana hafifçe eğip gözlerini adamın parlak gri gözlerinden çekti.

"Bana önceden haber vermeliydin Dan...O zaman seni öldürmek zorunda hissetmezdim."

Genç adam uzun ince parmaklarıyla gayet rahat bir şekilde kıvırcık sarı saçlarıyla oynamaya başladı.Gri gözlerinde garip bir şekilde şefkat ve anlayış vardı.Başını iki yanına salladı ve

"Gümüş yaylarınla ölmeyi arzulardım tatlım.Ya da dolgun pembe dudaklarının ısırışıyla.Kılıçlarını sevmiyorum..Sana yakışmıyorlar.Hem onları keskinleştirmemişsin bile.Vücudumu nasıl parçalamayı planlıyorsun?Hem sen yaptığın her şeyi bana söylüyor musun?"dedi.Son sözlerini söylerken sesi kısıldı ve gözlerini Bridgette'ın kılıçlarından çekip gözleriyle birleşti.Dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

Bridgette kararlı ses tonunu korumaya devam etti.Açıklamayı hak ettiğini düşünüyordu.Ve açıklamayı alıcaktı."Yaylarımı senin gibi kanıbozuklar için harcamayamam inan bana daha değerlileriniz var.Isırılmak mı?Bunun için sanki biraz geç kalmadın mı..."Sesindeki kararlı ton gitmiş onun yerine vahşi alaycı bir ton almıştı."...Kılıçlarımı seviyorum ve senin gibi bir kanıbozuğun fikrini önemsemiyorum.Kılıçlarımın keskinleşmeye ihtiyacı yok zaten vücuduna indirdiğim taktirde kemiklerinin kırılış seslerini duyup bu güzel geceyi daha katlanılabilir bir hale çevireceğim..."bir adım atıp sağ kılıcını adamın yüreğine dayadı"...sonra tırnaklarımla tüm vücudunu parçalara ayırıp bu soluk geceye biraz renk katacağım..."bir adım daha atıp diğer kılıçla dolunayı işaret edip"...ay batıp güneş yeryüzüne hüküm ederken insanlar senin vücudundan tek bir parça dahi bulamayacaklar.Hastalıklı kanını içmek her ne kadar beni iğrendirse de tek bir damlası bile boşa gitmeyecek.Ve seninle işim bittiğinde.İnsanlar bana şöyle diyecekler"Teşekkürler Bridgette!Sonsuz cesaretin ve aseletinle birlikte bizi korkunç bir kanıbozuktan kurtardın."..."Gecenin sessizliğini bozan kahkahası adamın tüylerini ürpertmeye yetmişti.

Kısık sesiyle"Sen...Sen asla bunu yapmayacaksın.Tek istediğin cevaplar ve ben sana onları söylersem beni burada bırakıp karanlığa karşıcaksın.İnsanlar seni acımasız bir kadın olarak bilecekler.Ve hiçbiri sana saygı duymayacak.Hadi duydular diyelim ne yapmayı düşünüyorsun sana benzeyen seni örnek alan kadınlar yetiştirmeyi mi?Beni bildiklerimden tehlikeli olabileceğimden dolayı öldürmeyi planlıyorsun.Peki sen ardı ardına senin tabirinle kanı bozukları öldürmeye çalışırken insanlık için daha ölümcül olan yaratıkların seni model alıp korkunç bir ırk mı yaratıcaksın?Bu hastalık sadece bende mi var sanıyorsun?Benden daha çok var ve hiçbiri sizden korkmuyor.O adamdan korkmuyorlar.Sen onların en güçlü silahısın ve seni benim gibi önemsiz adamların peşine takıyorlarsa kısa zamanda yok edilirsiniz.Ve inan bana sizin kimliğinizi ortaya çıkartıp sizi haksız olarak oturduğunuz hükümdarlık koltuğundan indirmek için yeticek kadar adamımız var ve..."

Bridgette adamın göğüsüne dayadığı kılıcı havaya kaldırıp adamın güzel kafasına indirdi.Sert kafa tasının parçalandığını duymak hergün işitebileceğiniz bir ses değildir.Adam ipleri kopartılmış bir kukla gibi yere yığıldı.Bridgette'ın tüm suratına yayılmış vahşi bir gülümse vardı.Örgütlenmişlerdi.O kanıbozuk yaratıklardan örgütlenebilecek kadar çok vardı.O melez hayvanlar onun yeteneğini biliyorlardı.Onları zeki efendisini tahttan indirmek ona saygı duyan insanlarını ona düşman kılmak istiyorlardı.Herşeyi biliyorlardı ve tetikteydiler.Elçi öldürmek savaş demekti ve Bridgette buna hazırdı.Tek ihtiyacı biraz daha bilgi ve gümüş yaylarıyla birlikte kızlarıydı.Evet elbette yanına efendisinin eğittiği adamlarıda alıcaktı..Sadece hayatta kalması gereken Bridgette'ı.O sadece kanemici kurt bozması kanıbozuk yaratıkları avlayan bir asker değildi.O büyük efendinin ilk kızıydı.O yanında bulunan herkesin gücünü bloke eden yetenekli bir savaşçıydı.Yoğun bir zihin kontuluyle aynı odada bulunan yirmi kanıbozuğun tüm güçlerini kontrol edebilirdi ama bir orduyu kontrol etmesi beynin kızarmasına yol açabilecek kadar güç bir işti.Kızlarına ihtiyacı vardı ve o'nun kutsal oğullarına onlar olmadan Bridgette fazla uzun süre yaşayamazdı.Yine de bu şavaşsın çağrılarına karşı koyamazdı.Boğazı yanıyordu.Parçalanan etler,kan kokusuna karışan saf ter,soğuk gümüş ve sıcak göğüsleri yaran buz gibi ölü bedenler.Evet...Kesinlikle bu savaşta olacaktı.Kızları ve kutsal oğullarla birlikte kanıbozuk melezleri alt edicekti.Ve yarattıkları bu cehennemde ateşin yüce sarışıyla huzur içinde kavrulmaya devam edeceklerdi.
Bridgette işini bitirip çekip gitti.Adamın tabiriyle karanlıkla bir oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ryan Sinedd
Güç: 60
Ryan Sinedd


Mesaj Sayısı : 103
Kayıt tarihi : 23/06/09

Vampir Alımı Empty
MesajKonu: Geri: Vampir Alımı   Vampir Alımı I_icon_minitimeÇarş. Tem. 01, 2009 1:42 am

Güncellendi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://twilightrp.twilight-mania.com
Agarwaen Thurin Gurtha
Güç: 40
Agarwaen Thurin Gurtha


Mesaj Sayısı : 15
Kayıt tarihi : 01/07/09
Yaş : 31

Vampir Alımı Empty
MesajKonu: Geri: Vampir Alımı   Vampir Alımı I_icon_minitimePtsi Tem. 06, 2009 1:46 pm

Dar, taş döşeli sokaklarda aheste aheste yürüyordu. Ay, eski binaların arasından sadece onun üzerine düşüyormuş gibiydi. Sahnedeki bir sanatçıymış gibi hissediyordu kendini. Bütün gözlerin üzerinde olması. Hafifçe eğim kazanan yolu takip ederek eski şatosuna doğru yürümeye başladı. Pelerinini kafasına çekerek yüzüne gölge düşmesini sağladı. Bütün evlerin camları sıkı sıkı kapatılmıştı. Şatoda yaşayan şeylerden korkuyorlardı. Özellikle geceleri. Bugünlük karnını doyurmuştu. Tatları pek güzel olmasada barda oturan 2 alkoliğin kanını içmişti. Ağzının kenarında kalan kurumaya yüz tutmuş birkaç damla kanı silip yavaşça şatonun kapısına geldi. İçeriden bağırışmalar geliyordu. " Ahhh!!.. Bir günde sizi bıraktığım gibi bulmak istiyorum! " Seslerini bastırarak şatonun demir kapısını ardına kadar açarak. Hepsi kendini beğenmiş küçük vampirlerdi. Nedense her konuda kendilerini haklı görürlerdi. Herkes gibi. Yine ne olmuştu. " Susun! " diye bağırdı tartışmaya devam eden çocuklarını susturmak için. " Şimdi sırayla ne olduğunu anlatın! " Yine birbirlerinin lafına atlayıp ortalığı bulandırıyorlardı. Pelerinini çıkartıp Michael' ın yanına fırlattı. Birbirleriyle tartışırken dişlerini gösterip onlara doğru yürümeye başladı. " Siz! Susacak mısınız?! " üçü birden gidip koltuğa oturmuştu. Arkasını onlara dönüp Michael' ın yanına gitti. " Bunlar neden tartışıyorlar?! " Michael omuz silkip oturduğu yerden kalktı ve merdivenlerden hızlıca çıkıp odasına gitti. Saçlarını eliyle düzeltip kızlara döndü. Üçüde birbirlerine az sonra saçını başını yolacağım gibi bakıyorlardı. Hwesta daha insancıl olandı. Uzlaşmaya en yakın olan da O gibi görünüyordu. Yanına gidip koltuğa oturdu. [colo=darkred]" Ne olduğunu anlatır mısın? Hiçbiriniz anlatmıyacaksa gidip biraz dinlenmem gerekiyor. Tartışmanızı dinlemek istemiyorum artık. "[/color] Suskunluk hiç bu kadar canını sıkmamıştı. Her dediğini dinlemişler gibi şimdi o susun dedi diye konuşmuyorlardı. " Arlene kendini patron zannediyor. Sadece dışarı çıkmak istemiştik. " Bu kadar basit bir konuda birbirlerini yemeleri ne kadar acı vericiydi. " Ama... " demişti ki Arlene Agarwaen sözünü kesti. Öyle de yapması gerekmişti. Yoksa Arlene birkaç kelime daha ederse şatoda kızım diyebileceği kimse kalmayacaktı. [colo=darkred]" Hwesta, Arlene sizin iyiliğiniz için yapıyor bunları. Ve ben evde yokken lütfen O' nu dinleyin. "[/color] anlaşma sağlanmış gibi görünüyordu. Agarwaen' in ikna edici bir yeteneği vardı. Daha sonra koltuktan kalkıp bütün kızlarının alnından öpüp şatonun en tepesindeki kuleye çıktı. Köyün tamamı ayaklarının altındaydı. Eski sandalyeyi kenara çekti ve oturdu.

Birkaç sessiz dakikadan sonra kapının önünde ayak sesleri duydu. Hiçbir tepki vermeden bekliyordu. Bu Michael'dı. Kapının önünde heyecanlı, ümitsiz ve bilinçsiz bir şekilde bir ileri bir geri yürüyordu. Daha sonra aniden sustu. Kapı üç kez çalındı. " Gir! " dedi Agarwaen sakin bir şekilde. Michael ürkek bir şekilde kapıyı açtı ve içeri bir hayalet gibi süzüldü. Agarwaen tek kaşını kaldırıp konuşmasını bekledi. " Gitmeliyim. Artık kendi başıma yaşamak istiyorum. Gidebilirim değil mi? " Michael Agarwaen' in ilk vampire dönüştürdüğü çocuğuydu. Ama Agarwaen çocuklarının kararlarına her zaman saygı duymuştu. Gitmek istiyorsa gidebilirdi. Ama o kapıdan çıktıktan sonra bu aileden biri olamazdı. Geri dönüşü sadece Agarwaen isterse olurdu. Geri kalan diğerlerinin ne istediği önemli değildi. " Tabii ki her istediğinizi yapabilirsiniz. Ama biliyorsun kapıdan çıktığın anda geri dönüşün olmayacak. Kendi başına yaşamını sürdürmek zorunda kalacaksın. Ve küçük bir zorlukla karşılaştığında benden ve kardeşlerinden yardım dilemeyeceksin. Ayriyetten sana bir öneri İtalya' ya gidebilir, Volturiler' e katılabilirsin. " Defol git dercesine elini savurdu ve Michael geri geri kapıdan çıktı. Aşağı inerken ki acelesini duyabiliyordu. Gerçekten onlardan ayrılmak istiyormuş gibi görünüyordu. Biraz daha kulede vakit geçirdikten sonra aşağı indi ve kızlara " Michael' a toparlanması için yardım edin! Nasıl olsa bizden hemen ayrılmak ister. " Kızlar hemen kalkıp Michael' ın ikinci kattaki odasına gittiler. Agarwaen birkaç dakika bekledi ve Michael kızların önünde merdivenlerden indi. Kapıyı açtı ve önünde bekledi. " Oğlum seyahatinde dikkatli ol ve kendine bir aile bul. " Michael Agarwaen kapının önünden çekildiğinde koşarak karınlıkta kayboldu. Agarwaen gülümseyerek kızlara döndü " Gitmek isteyen varsa benden çekinmesine gerek yok. Nasıl olsa kararlarınıza saygı duyarım. " diyerek ortada ki koltuğa oturdu. Evin sessizliği her zaman ki gibi sinirini bozmaya yetiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nameless




Mesaj Sayısı : 121
Kayıt tarihi : 01/07/09

Vampir Alımı Empty
MesajKonu: Geri: Vampir Alımı   Vampir Alımı I_icon_minitimeSalı Tem. 07, 2009 12:38 am

Onaylandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Vampir Alımı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Özel Karakter Alımı
» Yarı Vampir Alımları

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Twilight RPG :: Karakteriniz ve Özellikleri :: Karakter Seçimi-
Buraya geçin: