Twilight RPG Twilight Rp Siteniz |
|
| Özel Karakter Alımı | |
|
+8Paul Jacob Black Heidi Volturi Isabella Cullen Rudolphus Maxel Yanse Rosalie Hale Renesmee Carlie Cullen Ryan Sinedd 12 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Ryan Sinedd Güç: 60
Mesaj Sayısı : 103 Kayıt tarihi : 23/06/09
| Konu: Özel Karakter Alımı Ptsi Haz. 29, 2009 2:18 am | |
| Örnek:
Aro Volturi için adaylık Rp'si...
Örnek Rp: '...'
NOT: Rp'niz savaş kurgulu olmalıdır...
____________________________
Özel Karakterler...
Aro Volturi Felix Volturi
Heidi Volturi Demetri Volturi Jane Volturi Marcus Volturi Caius Volturi Alec Volturi Chelsea Volturi
Edward Cullen
Jasper Hale
Rosalie Hale Alice Cullen Emmet Cullen Carlisle Cullen Esme Cullen
Bella Cullen
Renesmee Cullen
Jacob Black Sam Uley Quil Ataera Embry Call Leah Clearwater Seth Clearwater Emily Jared
Paul
Eleasar Garret Kate
En son Ryan Sinedd tarafından Perş. Tem. 09, 2009 2:32 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Renesmee Carlie Cullen Güç: 55
Mesaj Sayısı : 76 Kayıt tarihi : 25/06/09 Yaş : 30
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Haz. 30, 2009 12:55 am | |
| Renesmee Carlie Cullen için adaylık rp'si Renesme uzun bir yolculuk sonucu Forks"taydı. Soğuk,güneşsiz ve ıslak.Büyük annesinin yanından neden gelmişti ki? Küçüklüğü burada geçmişti , ama 7 yaşındayken büyük annesinin yanına gitmiş,orada öğrenim görmüştü.Her tatilini annesi ve babasıyla veya büyük ailesiyle geçiriyor,her doğum günü sabahında onların öpücükleriyle uyanıyordu.Onu hiç yalnız bırakmadılar.Annesi o biraz büyüyünce eve,Forks"a dönmesini istedi, Renesme ona burada biraz daha kalmak istediğini anlattı. Büyükannesini seviyordu, üvey büyükbabası Phil"i de. Onlarla yaşamak eğlenceliydi.Ona karışmazlardı,hatta Phil"le rock konserlerine giderdiler.Onu sıktıklarını hiç hatırlamıyordu ve yanlarında olmasından çok mutlulardı,çocukları yoktu ve onu her şeyden çok sevdiklerini sık sık söylerlerdi. Ne olursa olsun artık Forks"taydı ve geri kalan lise hayatı burada geçirecek, belki de daha sonrada burada kalacaktı. Gümüş rengi Volvo ;larının deri ön koltuğuna kurulmuştu. Babası mükemmel bir şekilde o yağmurda ve kaygan yolda arabayı kullanırken bir de onunla sohbet ediyordu. "Lise nasıl gidiyordu tatlım?" "İyiydi ya da öyle sayılırdı." Dönüp gözlerinin içine baktı sanki aklını okumak istiyordu, Renesme tuhaf hissetti bir an. Bu eski okulunda da olurdu. Hoşlandığı bir çocuğa yanlışlıkla çarpınca(ki bu sakarlık annesinden ona geçmişti) çocuk irkilip Renesmeyi garipseyerek oradan uzaklaşırdı. Renesme bu duruma çok üzülürdü ancak bir şey yapmazdı. Yapamazdı. Babasının istediğini alamamış gibi yüz hatları gerildi ama anında yumuşadı, mükemmel bir tebessümle kolunu hafifçe okşayıp, "Umarım burada daha iyi olur bir tanem." Yo babasına arkadaş bulmaktaki zorluğunu, spor hakkındaki beceriksizliğini ve daha bir düzinesini anlatmayacaktı .Buna gerek yoktu.Deri koltuğa iyice gömüldü. "Umarım." Duymasını istediği söylenemezdi ,bu yüzden mırıldanmıştı.Ama mükemmel babası duymuştu. Bunları kafasından atıp yolu seyretmeye koyuldu. Kahverenginin her tonunu çok severdi,burada fazlaydı ama onu yeşil örtüyordu.Burada güneş yüzünü çok az gösterirdi,yaramaz bir çocuk gibi bulutlarla saklambaç oynamayı seviyordu.Forks"a gelmeden önce güneşe elveda demişti,ne olursa olsun onu özleyeceği kesindi.Bunları göremese de biliyordu,akşamdı ve güneş batınca yol gösterici bir ay kalmıştı. Ağaç topluluklarını geçip ,yağmurun giremediği kuru toprak parçalarına tekerlekler deyince tuhaf hisseti,sanki burası ayrı bir dünyaydı.O bunları düşünürken motor sustu.Babası onun kapısını açtı ve toprağa adım attı,o hep bir centilmendi.Eve gelmişlerdi. Birden dikkatini evin yanındaki karartı çekti. Kendini bildi bileli burada sadece onların evi ve orman vardı. Döndü,bavullarını çıkarmak için bagaja eğilen babasına, "Bu da ne?" Elinde bavullarıyla kafasını kaldırıp, bagajı birden hızla kapattı. Çıkan sesin ormandaki yankısı Renesmenin hafifçe titremesine neden oldu,ürkmüştü.Güldü,eve bakıp, "Komşularımız oldu.Büyükbabanın kuzeni,karısı ve oğulları." "Komşular...?" Yine güldü,tam babasına soru soracakken, "Renesmee!" Arkasına döndü, "Anne...?!" Birden iki kolun ve buz gibi bir bedenin onu sıkıca sardığını hissetti.Babası güldü, "Bella,kızımızı hasta etmeye niyetlisin anlaşılan.O bu kadar soğuğa ve ıslaklığa alışkın değil." "Kıskanma Edward." Annesinin bu şakasına babası koca bir kahkahayla karşılık verdi. Çok nadir bu kadar yüksek sesle kahkaha atardı ,kahkahasının yankısı tüm ormanı sardı. Biraz üşüdüğünü söyleyince annesi onu bıraktı ve eve girdiler. Tanrım herkes beni bekliyor! Sadece Carlisle nöbeti olduğu için yokmuş,o da Renesme ye Esme aracılığıyla kocaman bir kucaklama ve öpücük seti yollamıştı. Onlarla biraz oturup sohbet etti. Aç olmadığını söylemesine rağmen ısrarlarıyla bir şeyler yedi,Emmett ona Ravolli yapmıştı,kıramazdı.Yaklaşık bir saat sonra çok yorgun olduğunu bahane ederek yukarıya odasına çıkmak istediğini söyledi.Hepsi anlayışla karşıladı ve Jasper bavullarını taşımasına yardım ederken -hepsini o taşımıştı,tek seferde- herkes iyi geceler dileyip yukarıya çıktı. Kendisini odasına attı ,Jasper"e teşekkür ettikten sonra kapıyı kapattı ve tüm eşyalarını yerleştirmeye başladı.Odaya bir göz attı,her şey hatırladığı gibiydi ama ufak ayrıntılar vardı. Çalışma masasındaki dizüstü bilgisayar, bir boy aynasını ilk fark ettikleri oldu.Bir kitaplık dolusu kitaba gözü takıldı ve Alice"nin kitaplarını taşıması gerekmediğini söylediğini hatırladı..Her ayrıntıyı düşünmüşlerdi. Eşyalarını yerleştirmeyi tamamlayıp rahat pijamalarını giyindiğinde tüm kemiklerinin ağrıdığını fark etti. Tamamen cam olan duvarın perdelerini araladı ve komşu evi gördü, onlara çok da yakın değildi.Hiç bir şeyi umursamadan çift kişilik yatağına girdi ve anında uyudu. Sabah onu Âlice uyandırmıştı. Ve hemen kahvaltıya indiler. Kahvaltı hazırdı. Ancak hiç kimse bir şey yemiyordu. Bu duruma şaşırmıştı. ''Siz bir şey yemeyecek misiniz?'' diye sordu. Esme ona ''Hayır canım biz erkenden kahvaltımızı ettik.'' dedi. Bunun üstüne gitmeye gerek duymadan yemeğini yedikten sonra yeni lisesine gitmek üzere arabasına bindi. Okulunu hemen buldu. Zaten bu yolları çok iyi biliyordu. Burada asla kaybolmazdı. Belge işlerini hallettikten sonra ilk dersi olan matematik sınıfına doğru ilerledi. İnsanlar yeni gelenler hakkında konuşurlardı. Bu çok doğal bir şeydi. Ancak Renesme ilginin onun üstünde olmasından hoşlanmıyordu. Koşar adımlarla sınıfına girdi. İçerisi tam olarak dolmamıştı. İçeride bulunanlar önce dönüp Renesmeye baktılar. Sonra konuşmalarına devam ettiler. Renesme arkalarda boş bir yer görüp hemen oraya yerleşti. İçeriye yaşlı tepesinde saçı kalmamış kamburu çıkmış bir adam girdi. Renesme çantasından defterini almak için döndüğünde bir kızla karşılaştı. Bu kız soluk tenliydi. Ancak koşarak geldiği için yüzü kızarmıştı. Renesmeye gülümsedi. Renesme de ona karşılık verdi. Kız elini uzatıp ''Merhaba benim adım Sunny. Sen yeni kız olmalısın.''dedi. Renesme kıza bakıp. ''Evet. Ben Renesme.'' dedi. Kız gülümsedi. Renesme şaşırmıştı. Daha önce hiç bu kadar sıcak bir karşılamayla karşılaşmamıştı. Ama sonra öğretmenin boğazını temizlemesiyle derse döndüler. Bütün ders ne zaman çantasına yönelse kızın ona sıcak bir gülümsemeyle baktığını görüyordu. Zil çalınca beraber sınıftan çıktılar. Bir sonra ki dersleri ortak olduğu için beraber sınıfa ilerlediler. Derste birlikte oturup yine beraber dersten çıktılar. Kız çok konuşkandı. Ama Renesme sevdi onu. Birlikte öğle yemeğine kafeteryaya gittiler ve çıkışa kadar beraberdiler. Renesme bulduğu bu arkadaş için çok mutluydu. Çıkışta arabalarına doğru beraber ilerlerken Sunny bir arkadaşını gördü. Renesme ye ''Beni bekler misin? Birine birşey söylemem lazım.'' dedi. Koşmaya başladı.Derken ani bir fren sesi duyuldu. Ve bir çarpma sesi. Renesme ne olduğunu anlayamamıştı. Ancak bir koku boğazının kavrulmasına neden oluyordu. Dayanamıyordu. Acı çektiğini hissetti. Nefesini tutup ne olduğuna bakmak için ilerlemeye başladı. İnsanların toplandığı yere gitti. Birileri Nerede kaldı bu ambulans! diye bağırıyorlardı. Sonra yerde kanlar içinde yatan Sunny i gördü. Gözünden yaşlar süzülmeye başladı. Ve yanlışlıkla nefes aldı. Artık boğazındaki yangın beynine vurmaya başlamıştı. Derken bir fren sesi daha... Bu sefer gümüş Volvo tam Renesmenin önünde durmuştu. Ve sert çarpma sesleri. Sonra Renesme bilincini kaybetti. Uyandığında odasındaydı. ''Sunny?'' dedi. Sonra bir el omzuna dokunup ''O iyi canım merak etme.'' dedi. Arkasına baktı. Bu annesiydi. Sarılıp ağlamaya başladı. Uzun süre ağladı. Ve sonra rahatladığını hissedip başını annesinin omzundan kaldırdı. Herkes buradaydı. Jacop bile. Ki onu yıllardır görmüyordu. En son 1 sene önce telefonda konuşmuştu onunla. ''Anne ne oluyor?'' diye sordu Renesme. Annesi herkese baktıktan sonra ona dönüp. ''Tatlım hakkımızda öğrenmen gereken bazı şeyler var.'' dedi. Ve annesi ona her şeyi en başından anlatmaya başladı. Onun Forks kasabasına gelmesini ve sonraki olayları en ince ayrıntısıyla anlattı. Herkes Bellanın sözünü kesip konuya eklemeler yapıyorlardı. En sonunda bu en son yaşadığı olaya ve hissettiği acının başkaları tarafından anlatılmasıyla Renesme '' Yani ben bir vampir miyim?'' diye sordu. Babası '' Hayır canım sen yarı vampirsin. Sen bizim en insancıl türümüzsün. Bebekliğinden beri sana fazla kan verilmiyordu. Sana belli etmemeye çalışarak çok az miktarda veriyorduk. En sonunda sen de dayanamadın. Ancak bir daha böyle bir hata olmayacak. Çünkü sen de artık bizimle avlara katılacaksın.'' dedi. Renesme şaşırmıştı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Onu yepyeni bir hayat bekliyordu... | |
| | | Ryan Sinedd Güç: 60
Mesaj Sayısı : 103 Kayıt tarihi : 23/06/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Haz. 30, 2009 1:36 am | |
| | |
| | | Rosalie Hale Güç: 70
Mesaj Sayısı : 27 Kayıt tarihi : 30/06/09 Yaş : 28
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Haz. 30, 2009 1:57 am | |
| Rosalie Hale için adaylık Rp'si
Koşuyordu...Ondan uzaklaşmak için koşuyordu. Onun Rosalie’yi bulmaması için her ne kadar deliğe girecekse de girecekti. Tüm bunları göze alarak koşuyordu...
Kimseyle karşılaşmaması gerekiyordu.Emmett pes etmezdi, bunu farkındaydı. Ama ettirmeliydim..! Diye düşündü. Belki de onu bulmasını istemiyordu. Ama bu imkansızdı, çünkü atamayan kalbimin her parçası şimdiden onun özlemiyle kıvranıyordu.. Ne yapmıştım ben..! Neden öyle yapmıştım ?! İşte tekrar Şımarık Rosalie’yi geri getirmiştim, ama şimdi getirdiğim gibi aynen defedebilmem gerekiyordu… Tanrım, ne yapacaktım ?...
Ama hayır, pişman değildim, kesinlikle değildim. Ne yapacaklarımdan pişmandım, ne de yapacaklarımdan olacaktım. Ben Rosalie Hale’dim ve asla pişman olmazdım..! O görecekti bensiz yapamayacağını. Yaptıklarından pişman olan ben değil, O olacaktı. Diye düşündü. Onun acı çekmesini, her hücresinin tek tek aşk ağrısını çekmesini istiyordu. Sonra bir an ‘Çok zalimce değil mi?’ diye düşündü.
Biraz zalimce olabilirdi. Ama onun yaptığı neydi? Bi vampiri yakaladıktan sonra onun kafasını karıştırmak için öpüşmekte neydi! Bir yandan homurdanıyor diğer yandan da onun özlemi içinde yanıp tutuşuyordu. Vampir olmasa şimdiden hıçkırıklara boğulmuştu bile.
“Bana bunu nasıl yaparsın?” “Bana bunu nasıl yaparsın?” diye sürekli söylenip durdu. Sonra canı sıkılıp bir ağaca tırmandı. Tırmanması sadece 2 saniye bile sürmedi. Sonra bir dala oturdu. Üstünün kirlenmemesi umrunda bile değildi. Çünkü o hayatındaki en önemli şeyini kaybetmişti. Kocasını...
Ağaca yaslanmış onun gülüşünü, gülerken oluşan gamzesini düşündü. Sonra birden silkelenip onu kafasından atmaya çalıştı.
Sonra elindeki parlayan şeye baktı. Yüzüğüne... Atmalı mıydı? Yoksa atmamalı mıydı? Karar vermişti. O’nun olan bir şey asla Rosalie'nin olamazdı. Bir hışımla parmağındaki yüzüğü çıkardı ve ormanın içine fırlattı. 3 dakika sonra bir “Ahhhh!!” sesi yükseldi. ‘Acaba birine mi geldi’ diye düşündü. ‘Kime geldiyse geldi!’ diye düşüncelerine devam etti.
Güneş yavaş yavaş ağaçların üstünde yükseliyordu..Rosalie'ye ışığın gelmesi an meselesiydi. Işıktan korkmuyordu. Ama o karanlıkta olmak istiyordu.
Güneş ışığı ilk önce kollarından başlamak üzere vakit geçtikçe bütün vücudunu sardı. Bütün vücudu pırlanta gibi parlıyordu. Bir yandan da kocasını düşünüyordu. Ona giderken ne demişti. “Bu beni son görüşün olacak...” Onun kafasını karıştırmış olacaktı bu son söz. Ama Emmett vazgeçmeyecekti. Onu arayıp bulacaktı. Peki Rosalie onu tekrar görmeye ve barışmaya razı mıydı? İki cevabın arasında kalmıştı. Evet mi hayır mı? Evet’e yaklaşsa Hayır mantıklı geliyor, Hayır’a yaklaşsa Evet mantıklı geliyordu.
Bunları düşünürken burnuna çok kötü bir koku geldi.
“Ah! Hayır! Kurtadamlar!”
“Ne be! Bu arada Kurtadamlar değil. Kurtadam. Görmüyor musun bir taneyim.”
“Jacop!! Senin ne işin var burada! Seni moron köpek!!”
“Biraz sakin olmalısın Rosalie. Bu arada sana bir şey diyeyim. Bir sarışının ölmesi için denizin dibime ayna koyması yeterliymiş. Bilim adamları tarafından da onaylanmış. Ama tüh, sen vampir olduğun için ölemezsin ya. Neyse, sizinkiler seni arıyor.”
“Ha Ha Ha! Çok komik Jacop Black! Vampirliğimi seviyorum. Kahretsin işte! Ha bu arada, beni neden arıyorlarmış ki?”
Rosalie salağa yatmalıydı ki Jacop’un, onun Cullen ailesinden kaçtığını öğrenmemeliydi.
“Ne bileyim ben! Hem senin bizim bölgemizde ne işin var?!”
“Upppst! Sizin bölgenize mi geçmişim! Pardon!”
Rosalie ufak bir haraketle ağaçtan aşağıya atladı. Sonra yüzünü Jacop’a döndü.
“Bu senin galiba.” Diyerek elindeki nesneyi Rosalie'ye uzattı. Rosa elindeki yüzüğü görünce bir an bayılacakmış gibi oldu.
“Böyle şeyleri ormana fırlatmamalısın Rosa. Az kalsın kafamı yarıyordun. Bu arada Emmett seni bütün orman boyunca aradı. Hatta bizim buraya bile geçecekti.”
Rosalie'nin nutku tutulmuş gibiydi. Onun adını duyunca birden irkildi.
“Onun adını bir daha söyleme! Ve yüzük...İstersen onu göle at. Yada sevgiline verirsin. Benim için maddi ve mânavi bir değeri yok artık!”
“Peki o zaman. Bu arada bizim bölgemizden çıkarsan sevinirim.”
“Tamam ya! Yemedik bölgenizi!”
Sinirli adımlarla geldiği yönden geri dönmek için hızlı adımlarla yürümeye başladı. O sırada Jacop çok küçük bir fısıltıyla şunları söyledi:
“Hoşça kal...”
Rosalie bunu duymazlıktan geldi. Sonra hızla koşmaya başladı. Gidecekti buradan...Neresi olursa olsun gidecekti. Onunda dudaklarından küçük birkaç şey döküldü.
“Hoşça kal sevgilim...” | |
| | | Ryan Sinedd Güç: 60
Mesaj Sayısı : 103 Kayıt tarihi : 23/06/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Haz. 30, 2009 2:05 am | |
| | |
| | | Rudolphus Maxel Yanse Güç: 35
Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 29/06/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Haz. 30, 2009 2:23 am | |
| Jasper Hale.... Başka bir sitedeki Rp'mi koyuyorum...
ÖRNEK RP: Hareketlerinden oldukça emindi, davranışları onu ele vermediğinden de emindi. Derin derin nefes alarak, hislerini kalbinin içinde bastırdı, bunu 3 yıldır yapmak için uğraşıyordu ve şimdi, bu nokta da başarıyordu. Başarmak zorundaydı, yıllardır görüşmediği eski eşinin karşısında, hiç birşey olmamış gibi oturmak ve sessiz kalmak zordu elbette. Bunu başarabilmek için derin nefesler alıyordu ve kalp atışları normal seviyenin üzerine çıkmıştı. Mary hala tepki vermiyordu, öylece bakıyordu. Bir terslik olmalıydı... burada bir terslik olmalıydı...
Rud ondan kaçmasını istemezken, kafasında herşeyi tartıyordu, eğer gitmeye kalkarsa onu durdurabilir miyim ? diye, yapabilirdi. Onu durdurabilrdi ancak sonrasını bir daha asla düşünemezdi. Aylarca kalbi ağrıyacak ve bir kez daha işine konsantre olamayacaktı. Zaten ayrı kaldıkları dönemde kendini tamamıyla işine adamış ve tek bir kadına bile bakmamıştı. Delirmişti, nefes alıyordu ancak, bedeni ölüydü. Canlı canlı toprağa gömülen bir ölü...
İçinde hissetikleri ile yüzüne vurdukları arasında oldukça fark vardı. Yüzünde sıcak bir tebessüm varken, içinde fırtınalar kopuyordu. Böylesine tutkun bir aşkın, bir yıl gibi kısa bir sürede, aile baskısı yüzünden sona ermesi, ölümüne yol açmıştı. Bir insanın bedenin can çekişmesi ve ruhunun ölmesi ona verilebilecek en büyük zarardı. O zamanlar ona herkes karşıymış gibi geliyordu ve çevresinde istenmediğini hissediyordu. Hiç birine kulak asmadan, yaşamaya devam etti. Burada ne olacaksa olacaktı artık, artık burada 3 yılın acısı çıkacaktı. Rud içten içe kendini hazırlıyordu.
Mary çevresine bakınmadan, Rud'un yaptığı hareketleri inceliyordu ve oldukça şaşkındı. Yaşadıklarını bir çırpıda silmiş gibi hissediyor olmalıydı, Rud'un da böyle hissetmesi için elinden geleni yapıyordu. İçinin dolduğunu hissetti. İçi dolduğu zamanlarda, hıçkırmaya başlardı, ve yine hıçkırıyordu...
Biraz sonra, Mary'nin ayaklandığını ve hiç bir tepki vermeden masadan gittiğini farketti. Rud içinden ' Engel olmamalıyım, engel olmamlıyım " diye tekrarlıyordu. Kendini kaybetmişti, içi titriyordu ve bir zamanlar hayatının anlamı olan kadın, gidiyordu. Bir kez daha buna izin veremezdi, bir kez daha kaybetme korkusuyla hayattan vazgeçemezdi... Ayağa kalktı hızlıca, kapıya yaklaştı ve olabildiğince bağırarak " Dur! " dedi. Sesi o kadar çok çıkmıştı ki, sessiz kafede ki herkes, ona bakıyordu. Bundan rahatsız olmuş olsa da, Mary'ye yaklaştı ve elini tuttu " Bir kez daha olmaz, buna izin veremem. Ne zamandır seni bekliyordum biliyor musun ? Eğer benim delirmeme göz yumacaksan, ardına bakmadan o mükkemel hayatına geri dön ! " dedi ve oturduğu masaya geri döndü... Kendinden emin değildi artık, elleri titriyordu, nefes alışverişi gittikçe zorlanıyordu ve gözleri... gözlerinden akmayı bekleyen bir kaç damla yaşı durdurmaya çalışıyordu... | |
| | | Ryan Sinedd Güç: 60
Mesaj Sayısı : 103 Kayıt tarihi : 23/06/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Haz. 30, 2009 2:25 am | |
| Rp savaş kurulu olmalıdır...
En son Ryan Sinedd tarafından Ptsi Tem. 13, 2009 3:17 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Isabella Cullen Güç: 70
Mesaj Sayısı : 3 Kayıt tarihi : 30/06/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Haz. 30, 2009 2:53 am | |
| Isabella Cullen için adaylık RP'si. ^^
Güneş ilk ışıklarını göstermişti, hava aydınlanmak üzereydi. Gözlerini, küçük kızının uyuduğu yatağa dikmiş, her soluk alışında göğsünün inip kalkışını izliyordu. Ne kadar da masumdu... Ve huzurlu. Ve o, sadece ve sadece kendisine aitti. Ona, henüz bir bebek olduğunu bildiği halde mühürlenen aptal Jacob'a değil. Hatta Edward'ın bile değildi, Renesmee yalnızca onun küçük kızıydı, hep öyle kalacaktı. Sonsuza kadar. Renesmee uykusunda iç çekip yana doğru dönünce, örtü kaydı ve minik bedeninin bir kısmı açıkta kaldı ve Bella hemen onun yanına gidip örtüyü tekrar yukarı çekti. Bunun çok gereksiz olduğunun bilincindeydi, Renesmee kurtadamların bazı özelliklerine sahipti ve bunlardan biri de kendi soğuk teninin aksine normalden sıcak vücut ısısıydı, dolayısıyla asla üşümüyordu. Yine de Bella'nın, o hasta olacak diye ödü patlıyordu. Üzerini örterken buz gibi parmakları, onun çıplak karnına değmişti ve Renesmee bu temastan irkilerek gözlerini araladı.
Anne ? Fiziksel olarak yaklaşık 6 yaşlarında olmasına rağmen kusursuz bir İngilizce'ye sahipti ve duraksamadan en karmaşık cümleleri dahi okuyabiliyordu. Zeka seviyesi gerçekten üstündü.
Birşey yok bebeğim, yalnızca üzerini örtüyordum.
Renesmee'nin tekrar gözlerini kapatmasını ve tatlı rüyalara dalmasını bekledi, kendisinin aksine o hala bir insan sayılırdı - ne de olsa kalbi hala atıyordu - ve uyuması gerekiyordu. Ancak Nessie yerinde doğruldu ve çevik bir hareketle annesinin kucağına atladı. Buz gibi yanağına sıcak bir öpücük kondurduktan sonra kucağından indi ve dans eder gibi adımlarla - bu özelliğini kuşkusuz Alice'den almıştı - odadan çıktı.
Kızının peşine takıldı. Salona yaklaştıkça oldukça keskinleşen kötü kokuyu duyumsayınca nefesini tuttu ve gözlerini devirdi,
Selam Jacob. ' Ya da diğer bir deyişle evimden defol kahrolası köpek. '
Aa, selam Bella. dedi Jake omuz silkerek. Bella'nın gelişiyle o da burnunu kapatmıştı. Bella ellerini yumruk yaptı ve sinirli sinirli ona baktı. Keşke hiç gelmeseydi. Ya da en azından bu kadar sık gelmeseydi. Jacob her gün mutlaka bir saat Renesmee'yi görmeye geliyordu, bazı geceler başında nöbet tutuyordu ve avlanmaya ikisiyle birlikte çıkıyordu. Ve işin en garip ve tarafı Renesmee'nin buna bir şikayeti yok gibi görünüyordu. Hatta onunlayken eğleniyordu, Jacob ona bir ağabey gibiydi.
O sırada arkasında Edward'ın kasıtlı olarak çıkardığı, geldiğini belli eden gürültüyü duydular. Bella başını çevirdi ve onu selamladı. Renesmee ise az önce tırmandığı Jacob'ın omzundan atlayıp babasına doğru zarif adımlarla yürüdü. Edward'la aynı olan bronz rengi buklelerini hafifçe sallayarak onun kucağına atladı ve parmaklarını boynuna doladı. Bu bir sevgi gösterisiydi.
Alice ve Jasper birazdan burada olurlar. Alice ve Jasper, diğer Cullenlardan biraz daha önce susamış ve erken avlanmaya çıkmışlardı. Jacob hipnotize olmuş gibiydi, ağzı yarı açık kalmıştı, Renesmee'ye bakıyordu. Eski en iyi arkadaşı ve aynı zamanda kızıyla gelecekte tutkulu bir aşk yaşayacak olan kişi, aynı zamanda bir kurtadamdı. Kızı hem ölümsüzdü hem de insandı ve çok hızlı büyüyordu. Kalabalık bir ailesi vardı ve hiçbiri insan kanı içmiyordu. Önünde uzanan sonsuz bir gelecek vardı, bu gelecekte yapılacak sonsuz planlar. Bella içini çekti, diğer bütün vampirlerden farklı bir yaşamı vardı, orası kesindi. | |
| | | Ryan Sinedd Güç: 60
Mesaj Sayısı : 103 Kayıt tarihi : 23/06/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Haz. 30, 2009 2:57 am | |
| Psyche de Loussier <=> İsabella Cullen
Bana PM attığında Kullanıcı Adın değiştirilecek... | |
| | | Heidi Volturi Güç: 70
Mesaj Sayısı : 1 Kayıt tarihi : 02/07/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Perş. Tem. 02, 2009 2:57 am | |
| Heidi Volturi
Yine her zamanki Volterra sabahıydı.Heidi,sabah av getirmek için gittiği günlerden biri.Onun görevi Volturi’lerin açlığını gidermekti.Bu yüzden bazen kendini dışlanmış hissediyordu.Onlar savaş yaparken Heidi insan bulmaya gidiyordu.Heidi bunları düşünürken önünde bir turist kafilesi belirdi.Rehberleri bir erkekti.Heidi kısık sesle konuştu.
“Bayım,ben…Kayboldum.Acaba bana saat kulesinin girişini gösterir misiniz?”
Rehber önce tereddüt etti.Sonra Heidi’ye bakınca biraz yumuşadı.Heidi’nin güzelliğinden etkilenmişti.Rehber şöyle bir etrafa bakındı.Turistlere hemen geliyorum dedikten sonra Heidi’ye döndü.
“Tabi,bayan.” Rehber,Heidi’yi saat kulesinin girişine götürdü.Heidi elbette buranın girişini biliyordu.Ama rehberi tuzağa düşürmek için bunu sorman gerekliydi. “İşte burası.”
Rehber bunu söyler söylemez Heidi,rehberin kafasına bir şey geçirdi ve onu bir yere bağladı.Sonra turist kafilesinin yanına gitti. “Rehberiniz kaybolmuş.Beni onun yerine gönderdiler.Gelin size yolu göstereyim.”
Turistler olur anlamında kafalarını salladılar.Heidi,onları Volturi sarayına götürürken şöyle bir göz attı.10-15 kişilerdi.Bu insanlarla bütün Volturi ailesi doyardı.
Volturi ailesi,avlanmak için Heidi’den daha iyi biri olamayacağını düşünüyorlardı.Heidi de bunu biliyordu ve şükranlarını sunmak için her seferinde daha fazla av getiriyordu.Volturi ailesinin doyması için her şeyi yapıyordu.Bir süre sonra turistlerden biri seslendi.
“Hey!Şuraya bakın.Bu bizim rehber.” Heidi hışımla döndü ve bağladığı rehberin serbest kaldığını gördü.Rehber sinirle Heidi’nin yanına geldi. “Beni sen bağladın!” Heidi yapmacık bir şekilde gülümsedi.Ama bu bile çok etkileyiciydi. “Bir yanlışınız var bayım.Ben niye sizi bağlamak isteyeyim ki?” Rehber konuşamaz duruma gelmişti.Heidi’nin güzelliğinden çok etkilenmişti.Biraz sonra kekeleyerek konuşmaya başladı. “Ba..bakın bayan,beni siz bağlamamış olabilirsiniz ama ben bu turist kafilesinin rehberiyim.Şimdi lütfen kafileyi bana verir misiniz?” Heidi omzunun üzerinden baktı. “Ben de bir rehberim bayım.Eğer isteyenler olursa ben de gezdirebilirim.” Heidi biraz duraksadı. “Benim gezdirmemi isteyenler arkama geçebilir.” Heidi arkasına baktığında bütün turistlerin kendi arkasına geçtiğini gördü.Rehbere doğru baktı ve konuştu. “Paraları siz alabilirsiniz.Ben bu işi iyilik için yapıyorum.” Rehber gülümsemişti.Paraları aldı ve gitti.Heidi,turistlere bir açıklama yapma gereği hissetti. “Ben de bir rehberim.O gitmiş olabilir ama ben sizi gezdireceğim.Size hiç kimsenin gezmediği yerleri göstereceğim.Öncelikle şu kaleden başlayacağız.”
Heidi eliyle Volturi Kalesi’ni gösterdi.Turistler heyecanla konuşurlarken Heidi sessizce kıkırdadı. Heidi,turist kafilesini peşine takıp Volturi Kalesi’ne götürdü.Girişte onları Gianna bekliyordu.
“Bunlar kim He…Helena?” Gianna az kalsın Heidi’ye ismiyle hitap edecekti.Fakat son anda düzeltmişti. “Bunlar gezdirdiğim turist kafilesi Gloria.” “Peki Helena.Bu taraftan.” Gianna eliyle Aro’nun odasının kapısını gösterdi.
Heidi ve turist kafilesi içeri girdi.Bütün Volturi’ler içerideydi.Heidi gülümsedi ve Aro konuştu.
“Ah.Harikasın Heidi.Bütün aileyi düşünmüşsün.” “Heidi mi?Adı Helena değil miydi?” Bir turist merakla sormuştu.Aro sakince konuştu. “Hayır,küçüğüm.O sizi tuzağa düşürmek için kullandığı takma ismi.” “Tuzak mı?” Turistlerden biri hiddetle ileri çıktı ve Aro’ya doğru gidip sinirle konuştu. “Bana bak.Çabuk bizi buradan çıkar.” Aro sakin bir sesle seslendi. “Heidi.” “Efendim?” “Bu adamı sakinleştirir misin?” Heidi kafasını salladı ve turistin karşısına geçti. “Lütfen yerinize geçer misiniz?” Heidi güzelliğiyle adamı yerine geçmeye zorladı.Adam yerine geçti ve Heidi konuştu. "Ziyafet başlasın." | |
| | | Ryan Sinedd Güç: 60
Mesaj Sayısı : 103 Kayıt tarihi : 23/06/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Perş. Tem. 02, 2009 3:02 am | |
| alicia kim <=> Heidi Volturi
Bana PM attığında kullanıcı adın değişecek.... | |
| | | Jacob Black Güç: 65
Mesaj Sayısı : 1 Kayıt tarihi : 03/07/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Cuma Tem. 03, 2009 1:48 am | |
| Jacob Black (başvuru Jacob Black için)
Jared
Bugün fazlasıyla neşeliydi; çünkü iki gündür saldırı olmuyordu. Fakat bu saldırıların yakın olduğu anlamına gelirdi, çok kısa zamanda o kızıl korku yine etrafı saracaktı. Hazırlanmalıydılar, nehrin o güzel karmakarışık kafalarını dinlendiren mükemmel sesin büyüsünden ve o hızlıca şekil değiştiren hipnoz edici görüntüden kurtulmalıydılar. Bir an için orada Reneesme ile ölmeyi diledi. Sonsuza dek onunla ve o büyülü sesi dinleyerek orada bulunmak… Yo hayır orada yaşamak onun için paha biçilemez bir şeydi. Bir şekilde beslenirlerdi, zamanlarını geçirebilirlerdi bu o kadar zor değildi. Ama bu düşüncelerin bir kez daha sadece ve sadece beyninde onun Reneesme için hayatını feda etmemesi gibi bir hayal olduğunu hatırladı. Tekrar kalkmaya çalıştı fakat bu kan emicilerle savaşmaktan bile zordu, bırakmak istemiyordu böyle bir güzelliği. Sam gelip onun kalkmasına yardım etti. Bir saniyeliğine ona karşı bir nefret duysa da öncelikli olarak birilerinin hayatlarını kurtarmalıydılar.
Gelgitlerin başlamasıyla bir tomar kâğıt kadar yumuşayan toprağın üzerinde yürümeye başladılar. Bunun verdiği zevk ise bir başkaydı, üzerine sertçe basıp stres gidermek. Neden her şey aksine çalışıyordu? Biraz şanslı olmasına hak yok muydu? Arkalarındaki bulutların ardından çıkan aydınlık biraz olsun neşelenmelerini sağladı. Eski günleri hatırladı, bir kısmı neşeli, bir kısmı üzücüydü. Kendini ani bir şekilde toparlamalıydı çünkü karşıdan gelenler Jared ve Paul idi ve kısa bir sürelik de olsa dönüşüm geçirmeden önce kendini güçlü göstermeliydi. Hepsi bir şeyler olacağının farkındaydı, an meselesi. “Hava açık ve dört saat kadar böyle kalacak. Yani nöbet yerlerimiz daha dar.” “İyi, başlayalım.”
Düşüncelerin paylaşım anı gelmişti, az önce yaşanan hüznün diğerlerini nasıl etkileyeceğini bilmiyordu fakat yapabileceği tek şey onlardan güçlü olmalarını istemekti. Sisin olmadığı bir arazi. Ne kadar da hoş, kendilerini birkaç sivilden saklayarak istedikleri her şeyi yapabilecekleri kocaman bir arazi vardı önlerinde; ne yazık kan emicileri durdurmaları gerekiyordu. Bu fikir her birini günden güne sinirlendiriyordu. “Bir Cullen sanırım avlanıyor biraz daha genişten alınki kendinize hâkim olabilesiniz.” Ortak arazi kısmına hiç biri alışamamıştı. Bu özgürlüklerini kısıtlıyordu, evine birinin girip çıkması gibi bir şey. Soğukkanlı olmalıydı, liderlik o kadar da kolay bir şey değil. Kesinlikle doğru kararlar almalısın hataya yer yok, bu aniden yıkılmana yol açabilir reflekslerin bir kaplumbağanınki kadar yavaşlar ve bu bir kurtadam için hiç de iyi olmaz.
Karanlık çöktü, gece o sinir bozucu yavaşlığını sürdürdü. Nihayet şafak söküyordu, hala bir olay yok. “Olaysız bir gün daha atlatacağız sanırım fakat yavaşça dönüyoruz, ne kadar uzun kalırsak o kadar iyi günün tamamıyla doğmasını bekleyin…" | |
| | | Ryan Sinedd Güç: 60
Mesaj Sayısı : 103 Kayıt tarihi : 23/06/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Cuma Tem. 03, 2009 2:17 am | |
| Hayden Christensen <=> Jacob Black
Bana PM attığında kullanıcı adın değiştirilecek.. | |
| | | Paul Güç: 65
Mesaj Sayısı : 13 Kayıt tarihi : 01/07/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Tem. 07, 2009 3:17 am | |
| Paul
Sürü var gücüyle koşuyordu. Ormanda buldukları kan emici kokusunu takip ediyorlardı... Şu an La Push'a kaçmıştı. Ancak bu seferki diğerlerine benzemiyordu... Bu farklıydı. Sam ve Jacob önden gidiyordu. Olabildiğince az ses çıkartmaya çalışıyor gibiydiler. Ardından bir ses duyuldu. 'BAAAMM!!' Paul olayı anlamıştı. Bunlar polislerdi... ve şu 'Ayı olayı' nı bitirmek istiyorlardı. Sam onlara düşünce gücü ile birşey söylemek istedi. Sonra dahada hızlandılar. Neyseki kurşun Quil'i ıskalamıştı. Yoksa bu hepsi için çok zor olabilirdi. Az ilerde bir harabeye sığındılar ve insan formunu aldılar. Embry titreyerek konuştu.. "S-sanırım on-nları öldürmekten başka çarre-miz kalmadı!" Sam, asla anlamında bir hareket yaptı. İşaret parmağını dudaklarına dayayarak sessiz olun demeye çalıştı. Harabenin arkasından hışırtı sesleri geliyordu. Paul yerinden kalkıp bakacak gibi oldu. Sonra Sam tehtidle karışık bir yerinde kal ifadesi yaptı. Buna karşılık Paul kendisine yakışır bir şekilde harabenin arkasına atladı. İşte o an donmuştu adeta... Karşısında duruyordu. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı ve nefes almakta zorlanıyordu. Kan emiciye oldukça sert bir bakış fırlattı. Ardından yeşil alanda savaş başladı... Paul inledi; Sınırı geçtin pis kan emici!" Ardından hırlamaya başladı. Titriyordu. Bir anda arkadaşları ortaya çıktı ancak kan emici 5 saniye içinde hepsini etkisiz hale getirmişti... Paul ile teke tek kalmıştı. Aralarında ki mesafeyi bozmadan birbirlerine nefret ile bakarak daireler çizmeye başladılar. Paul çok hızlı titriyordu. Kafası ileri geri sallanmaya başladı ve birkaç saniye sonra çocuk patladı. Artık orada ki masum çocuk Paul değil, gri ve saldırmaya hazır bir kurttu. Kan emici birden saldırdı. Paul yana kaçmayı başarmıştı ancak ondan önce vampir tekrar saldırdı. Bu etkili bir saldırıydı. Paul'ün boynundan kan akmaya başladı. Ancak asla pes etmedi. Vampire saldırdı ve pençelerini kafasına saplamak için havaya kaldırdı. Vampir ise hızı sayesinde geriye fırlamayı başarmıştı. Paul hırladı ve savunma pozisyonuna geçti. Vampir dönerek pençe geçirmek istesede Paul kendine güvenir bir şekilde boğazıan yapışmıştı... Gri Kurdun zaferi olarak adlandırdı bu olayı...
Rp Bitti... | |
| | | Nameless
Mesaj Sayısı : 121 Kayıt tarihi : 01/07/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Tem. 07, 2009 3:18 am | |
| | |
| | | Ryan Sinedd Güç: 60
Mesaj Sayısı : 103 Kayıt tarihi : 23/06/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Tem. 07, 2009 3:29 am | |
| | |
| | | Jasper Hale Güç: 75
Mesaj Sayısı : 16 Kayıt tarihi : 03/07/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Ptsi Tem. 13, 2009 4:52 am | |
| Jasper Hale
Karanlık ormanın karanlık köşelerinde... Emmett ile avlanmaya gitmişti. Bu ormanda genellikle boz ayı bulunurdu. Bu yüzden burayı seçmiş olmalıydı Emmett... Koşmaya devam ettiler.. Jasper avını gözüne kestirmişti ve yakalaması an meselesiydi. Yaklaşık bir saniye sonra üstüne bir aslan biri atladı ve boğazına o keskin dişlerini geçirdi. İçinden geçen düşünceler şöyleydi... 'Neden bunu yapıyoruz sanki? İnsan kanı varken hayvanlarınki ile işimiz ne?' Kanını sonuna kadar içine çekip bitirmişti... Baya süredir avlanmamıştı ve çok susamıştı.. Emmett ise hala koşuyordu. Jasper yeteri kadar kan içince biraz dinlenmeye karar verdi. Tüm hızı ile ormanda bir köşeye çekildi. Orası pek net değildi ancak karanlığa gözleri alışmıştı. Tek gariplik; Kulağa hışırtı sesleri gelmesiydi. Jasper bundan rahatsız oldu. Sesler giderek yükseliyordu. Bunun nereden geldiğini anlayamamıştı Jasper.. Sesler bir anda kesiliverdi. Jasper bu sefer sessizliğini bozmaya karar verdi.. "Emmett? Sen misin?" Ses gelmemişti. Jasper tedirgin olmaya başlamıştı. Ses uzaklaşıyordu. Soğukkanlılığını kaybetmemeliydi.. Bunun için elinden geleni yapıyordu ancak bunun Emmett olmadığından artık emindi.. Koku tanıdık geliyordu ancak eskilerden kalma gibiydi. Jasper kokuyu çıkarmaya çalıştı ancak kimin olduğunu hatırlayamadı. Birşey biliyordu... Dost değildi.... Oturduğu yerden kalktı ve etrafa bakındı. Emmett'ı göremememişti. Bütün orman ölüm sessizliğiydi adeta. Karanlığa gözleri alışmıştı ancak yinede hala hiçbirşey görünmüyordu. En sonunda derin bir nefes aldı ve yerinden ok gibi fırladı. Kokuyu takip ediyordu. Çok hızlıydı. Çok yaklaşmıştı. Buralarda bir yerde olsa gerekti. Ancak kimse görünmüyordu. Herşey bir anda ve çok ani oldu... Yüksekten atlayan bir vampir, Jasper ın kafasını şansa sıyırmıştı. Jasper arkasını döndüğü gibi savaş modunu almış beklemeye geçmişti. Zifiri karanlıkta bile çok iyi gören gözlere sahip olması Jasper için bir avantajdı. Bu yüzden karşısındakini görür görmez tanımıştı..! İri vücud, uzun boy, esmer ve uzun saçlar, vahşi bakışlar ve vahçi bir duruş... Angela. Yeni doğmuş ordusundandı. Onu görmeyeli baya olmuştu. Jasper öne doğru gardını bozmadan birkaç adım adım attı ve ilk konuşma sırasını ona verircesine baktı.. Vahşi kız konuştu en sonunda... "Jasper... Seni görmenin güzel olduğunu söylerdim ama malesef bunun için gelmedim.. liderin sana bie mesajı var. Ordu tekrar kuruluyor! Bizler yaşlı vampir olarak katılacağız ancak olabildiğince yeni doğan toplamaya başladık. Senin bize katılmandan onur duyarız.. sonuçta sende... ekibin vazgeçilmezlerindensin.. değilmi?" Jasper karanlıkta buz gibi bir bakış fırlattı. Boğuk çıkan sese karşılık, tiz konuşmaya çalıştı ve kelimeleri özenle seçiyor gibiydi... "Bak Ang.. liderinize teşekkürlerimi ilet. Ancak ben gerçek ailemi buldum.. Gelmiyorum..!" Angela şeytani bir gülüşten sonra bakışlarını sertleştirdi. "Elbette lider bu olasılığıda düşündü... Emir olarak seni öldürmem gerekecek.. Üzgünüm Jass, seni tanımak güzeldi..." Jasper savaşmak zorunda olduğunu biliyordu. Bu yüzden sessiz kaldı. Ardından Angela bağırarak saldırdı. Jasper kenara kaçmayı başarmıştı. Ardından havaya sıçradı ve bir yıldırım gibi Angela'nın üstüne yapıştı. Sersemlemiş olan vahşi kız, ağzında ne dediği belli olmayan birşeyler mırıldandı ve zar zor ayağı kalktı. Jasper ise onu tekrar uyarmak istedi. "Çabaların boşuna.. bize katıl." Ancak Ang onu dinlemiyor gibiydi. Hırladı ve saldırdı. Jasper hızını kullandı ve havaya var gücüyle sıçradı. Yere düşerken elleri Angela'nın boynunu sardı ve şunu söyledi... "Seni tanımakta güzeldi.." Angela'nın son bakışları anlamsızdı. Gözlerini kapattı ve gülümsedi. Bunu boynu kırılmadan yapabilmişti...
Rp Bitti... | |
| | | Ryan Sinedd Güç: 60
Mesaj Sayısı : 103 Kayıt tarihi : 23/06/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Ptsi Tem. 13, 2009 4:55 am | |
| Flint Marcus <=> Jasper Hale | |
| | | edward
Mesaj Sayısı : 1 Kayıt tarihi : 23/07/09 Yaş : 27 Nerden : Düzce
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Perş. Tem. 23, 2009 1:23 pm | |
|
En son edward tarafından Salı Tem. 28, 2009 5:40 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Nameless
Mesaj Sayısı : 121 Kayıt tarihi : 01/07/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Cuma Tem. 24, 2009 8:54 am | |
| Bu seferlik kabul ancak rp'lerinizi geliştirmezseniz rütbenizi alırım. | |
| | | Jasper Hale Güç: 75
Mesaj Sayısı : 16 Kayıt tarihi : 03/07/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Salı Tem. 28, 2009 2:37 am | |
| | |
| | | Mary Alice Cullen Güç: 70
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 29/07/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Çarş. Tem. 29, 2009 4:42 am | |
| Ağzından çıkan hırlama kendisinden korkmasına neden olsa bile, hızla yeni doğan vampirin üzerine atıldı. Genç vampir henüz 18 yaşında gibi görünüyordu. Alev alev yanan gözlerinin, haricinde kusursuz bir yüze sahipti. Sarı saçları, porselen gibi kusursuz yüzlü bu kızın canavar olduğuna inanmak güçtü. Daha çok bir meleğe benzemesine rağmen, kızın içinde bulunduğu öldürme arzusunu anlıyordu. Yeni doğanın kopan kafasından sonra bütün bedenini parçalara ayırdıktan sonra Zafrina’nın yaktığı ateşin içine tek tek atarken, arkasında duyduğu gür hırlama ve koşma sesleri yüzünden bedeninin sarsıldığını hissetti. Eğer kalbi atıyor olsaydı şu an son süratle atacağından emindi. Ama maalesef artık atan bir kalbe sahip değildi. Damarlarında akan bir kan yoktu, ya da insanlar üzüldüğünde ağlayabildiği gibi ağlayamıyordu. 92 yıldır, vampirdi. 92 lanet yıl… Ölümsüzlük herkesin isteyeceği bir şeydi. Güç hız güzellik… Ama içinde bulunduğu durumdan hiç kimsenin haberi yoktu. Kusursuz yüzünü imrenenler aslında o yüzün sahibinin bir canavar olduğunu öğrense ne yaparlardı kim bilir. Neşeli bir kahkaha patlattıktan sonra hızlıca arkasına dönerek, kafasını koparmak için yanıp tutuşan genç oğlana hırlayarak, çocuğu Tanya’nın yardımıyla parçalara ayırıp yaktı.
İçinde bulunduğu bu korku, yeni doğanlardan oluşmuş bir grubun onları öldürmek için geldiğini öğrendiğinden beri vardı. Arkadaşlarını toplayıp, gruba karşı gelip onları öldürmek için yaptıkları planlar işe yarıyordu. Kurt adamlar iğrenç kokularına rağmen bu duruma oldukça yardımcı olmuşlardı. Burnunu hafifçe kırıştırarak bal rengi gözleri etrafı taradı. Yeni doğanların yarısından çoğu ölmüştü. Hesaplarına göre 23 yeni doğan vardı onlarsa 28 kişilerdi. Tabii kurtlarda dahil. Yeni doğanların korkutucu olmadığını öğrenmişti. Tek avantajları daha fazla hız ve daha fazla güçtü. Ondan başka hiçbir özellikleri yoktu. Deneyimsiz, kan için yanıp tutuşan vampirlerdi. Bir zamanlar o da böyleydi. Peri gibi olan küçük yüzündeki kusuru bozan tek özellik olan kırmızı gözleriyle sürekli kan isteyen bir yeni doğan… Geçmişi hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Onu kimin dönüştürdüğü, neden dönüştüğü… Sadece 92 yıl önce kalbinin bir daha atmamak üzere değiştiğini biliyordu.
“Esme dikkat et!”
Esme’nin arkasında ki vampir boynuna o kadar yakındı ki… Vücudunun titrediğini fark etti. Esme ani bir hareketle yeni doğana döndüğünde, rahatlayıp ona yardıma koştu. Ah, savaş Esme’ye göre değildi. Sevgili üvey annesine göre… Onun vampir olduğuna inanmak çok zordu. O kadar sevecen ve iyi kalpliydi ki. Onun kehribar rengi gözlerine bakarken, tanımadığı annesini görüyordu sanki. Forks’a yerleştiklerinde, Esme anneleri rolü Carlisle ise baba rolü yapıyordu. Oysa 30’dan fazla göstermiyordu ikiside. İmrenilen yüzleri ve sevecen tavırlarıyla, ikiside onların gerçek anne ve babası gibi olmuşlardı. Yüzüne yerleştirdiği bir tebessümle aceleyle Esme’nin yanağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra ince sesiyle:
“Harikasın anne.”
Ona göz kırptıktan sonra, Seth’in yenmekte zorlandığı bir vampire atıldı. Seth diğer kurt adamlar gibi değildi. Daha eğlenceliydi. Sanki onunla arasında bir bağ vardı. Kumral vampirin kafasını koparırken, Kate’in bir vampire elektrik şoku verip, onu parçalara ayırmasını izledi. Gübü gerçekten müthişti. Aslında biraz Jane’e benziyordu. Volturi’lerde ki lanet olasıca vampire… Ama o bu gücünü sadistçe kullanmıyordu. Kendisinin ise geleceği görmek gibi bir gücü vardı. Çoğu zaman işe yarıyordu bu güç… Jasper’ı ve ailesini görmesinde yardımcı olmuştu. Yani yeni hayatını görmesinde…Yeni doğan vampirlerin hepsi hallolmuş gibiydi. Aceleyle ayağa kalkarak, gördüğü ilk kişiye sarıldı. Emmett'in bunu hergün yapmaları hakkında ki esprileri ormanda yankılanırken, Carlisle'nin onu azarlaması üzerine bozulmuş bir şekilde kolunu Rosalie'nin omuzuna atmıştı. Bella bir ağacın köşesinde Edward'a sarılırken aralarına girip ikisine birden sıkıca sarıldığında, Edward'ın onun hakkında söylediği sözleri duymamazlıktan geldi. Ateşin söndürülmesinden sonra, kurt adamların Edward arayıcılığıyla yaptığı konuşmayı dinlediler. Carlisle onlara sonsuz teşekkür edip vedalaştıktan sonra, yavaş adımlarla yürümeye başladılar Önlerinde sonsuz bir yaşam varken hızlı olmanın ne anlamı vardı ki? | |
| | | Nameless
Mesaj Sayısı : 121 Kayıt tarihi : 01/07/09
| Konu: Geri: Özel Karakter Alımı Ptsi Ağus. 10, 2009 4:32 am | |
| Onaylandı.Ancak son defa söylüyorum,özel karakter isimleriyle üye olmayınız! | |
| | | | Özel Karakter Alımı | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|